22 Ocak 2015 Perşembe

3:45 KİMSESİZLİĞİ

Hadi kalk!
Bir çay yap da
Yalnızlığımızın demine içelim...

İbrahim Halil Şimşek
İstanbul / Elmadağ

24 Ekim 2014 Cuma

NANO BİR ÇAĞA GİRERKEN

Bir zincir ne kadar acıtır ellerinizi?
Bir metal nasıl batar teninize?
Bir pazarda yirmi beş dolar iken bedeliniz,
Bir insan, nasıl soluk alır ciğerlerine?

Musul'da köleyim efendiler,
Kıymayın, yazıktır yüreğime...
Onikimde gebeyim ey efendiler,
Çocukluğum yetim büyür rahmimde...
Zulmün yitmediği bir çağda,
Düşerken yapraklarım,
Kanatlarım,
Çarıklarım...
Sorarım gün geçerken gözlerimden,
Bir çocuk, nasıl olur köle bir anne?

İbrahim Halil Şimşek
İstanbul / Galata

8 Eylül 2014 Pazartesi

PAZAR SARKINTISI

bana yollar, bana ağlar...
alabildiğine coşmuş seller...
gün be gün yanar içim...
susuzluğum derin...
içimin ta orta yerinde
kanat çırpar bir kuş.
o bana alabildiğine gökyüzü,
ben ona mevsim...


İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Galata

23 Mayıs 2014 Cuma

MAVİ KUŞUN RÜYASI

Bir rüzgar, bir rüzgarın peşinde,
Nasıl da koşturdular, bulutlar ardında.
Bir bulut, bir bulutun önünde,
Nasıl da sürüklendiler, rüzgarlar eşliğinde.
Güneşin çıktığı o muştulu anda,
Mavi kuşu kanatlarından tuttu Tanrı.
Attı, katran karası bir aşkın içine.
Yudum, yudum içti kuş asfaltı,
Bir tek maviliği kaldı geriye.
Dönüştü kuş, daha büyüyüp serpilemeden,
Kendisi mavi, izi siyah bir griliğe...

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Galata

29 Ekim 2013 Salı

PARS PRO TOTO

                                   (-yıldızlar gibi kayıp düşen düşler üzerine,)

bir sokakta durmuşuz;
solgun bir Akşam ve ben.
bir koca boşluk aramızda;
uzayıp giden Evren ve ben.
kalmışız dib dibe;
kaçık bir Atom ve ben.
tatmışız duru özü;
bir kadeh onlar, bir kadeh ben.
düşmüşüz düşlerin sarhoşluğuna;
Akşam, Evren, Atom ve ben.

boşlukta bir zerreyim artık, uzayıp giden,
ne cismim kaldı, ne ruhum, ne de Ben.
kurtulmuşuz tüm yüklerimizden;
Akşam, Evren, Atom ve Ben.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

19 Ekim 2013 Cumartesi

BEN BİR DÜŞ GÖRDÜM

Neye yaşarsın oğul!
Neye yaşarsın.
Görmediysen tüyü ayvada,
Sevmediysen goncayı dalda,
Neye yaşarsın.

Hatırladığında yaptıklarını,
Ve de içine gömdüklerini.
Gelip durduğunda boğazında o kara lokma,
Neye yaşarsın
Akıtamadıktan sonra.

“Sus” dedi Hamuş Baba,
“Sus”
Bildiklerin kar kalsın cahilliğine.
Yaşamak yüz çevirmektir övülmelere.

Kim bilebilir seksen yaşındaki bir Hamuş’un,
Neler yaptığını insanlığa,
Neler kattığını yaşamaya.

“Sus” dedi Hamuş Baba,
“Sus”
Kim duyabilir ki zaten anlattıklarını,
Seni var eden duygularından başka.


İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

4 Ekim 2013 Cuma

AĞIR GECE SANCILARI

I.

Gönlümde saplı bir hançer gibi,
Tütünsüz, uykusuz, aç kalmak gibi,
Yitip gitmiş her şey gibi,
-Alacakaranlıkta bir öğleyin-
Düştüm gözlerinin kıyısından.
Ağır geldi belki de sevilmek,
Yenilgilerden çıkıp, bir kıymete binmek.
Çok sonra fark ediyor insan,
Bir ismin içinde acıyla yaşadığını.

II.

Şimdi yoksun,
Yanar İstanbul parmaklarımın ucunda.
Geceyi ağır bir yenilgi sarar.
Sevmek vazgeçmemekmiş çoğu zaman,
Vazgeçtiğinde anlıyor insan.
Çok sonra fark ediyor
Bir ismin içine ağır gelebileceğini.

III.

Şimdi gittin.
Akar zamandan hüzün.
Dolaşır yalnızlıklarımda,
Bir can kesiği zulüm.
Nereye atsam kendimi,
Karşımda buruk yüzün.
Çok sonra fark ediyor insan,
Bir ismin içine acı verdiğini.

IV.

Şimdi sensiz,
Uzar gider çocuk telaşlarım,
Kalır geride mesailer, kahır azaplarım,
Akan zaman, düşen yapraklarım.
Asar vicdanını uçurumda cellâtlar,
Sönüp gider yazdıklarım.
Çok sonra fark ediyor insan,
Bir ismin içine ağır geldiğini.

V.

Cesaret diyorum kendime,
Cesaret oğlum.
Cesaret.
Daha koparmak var bir elmayı dalından,
Paylaşmak var bir günahı,
Başlatmak var ilk isyanı.
Sonra aramak var birbirini,
Tene değmiş arzularda.
Bulmak, yaşamak var daha.
Çok sonra fark ediyor insan,
İçinde bir ismin acıyı yaşattığını.


İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Galatasaray

9 Ağustos 2013 Cuma

BİR ŞİİR

Yaşadım ben bu ömrü.
Yaşadığım kadar da gördüm rüyalarımda.
Ben sığdırdım da uykuma, uyanıklığıma,
Yaşanılasıları, görülesileri,
Su neden berrak, onu anlayamadım.
Neden yeşildir yapraklar ağaçlarda,
Neden mavidir gökyüzü,
Ve gülebilirler mi çocuklar savaşın ortasında,
Yetişebilirler mi ilkbahara?

İbrahim Halil ŞİMŞEK
Gaziantep / Karşıyaka

8 Temmuz 2013 Pazartesi

KUCAKLAŞMA

Sende kardeşim, sende
Karanlığının tüm suçu sende

Düşmedikçe meydanlara
Bağırmadıkça aç yırtıcılara
Kapadıkça insanlığını fosil tutmuş zulme
Ne gelecek güzel günler yakın
Ne doğacak güneş ufukta

Düş yollara kardeşim
Düşün yollarda
Anlat bildiklerini
Sesine ses kat
Ellere el.

İnsan ol kardeşim, insan ol
Aç yüreğini, onurunla sarıl dostlarına
Bul kendini
Bul insanlığını kalabalıklarda

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

8 Mayıs 2013 Çarşamba

BİR BİR


Bir yüzünün kıvrımlarını bildim
Bir de içindeki karanlığı

Bir ellerinin soğukluğunu tattım
Bir de içinden kaynayan sarhoşluğu

Bir memende büyüdüm, adı bahar
Biri de kış, içimde ölüm kadar.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

5 Şubat 2013 Salı

DEDİKODU

Gördüm onu.
Düşmeden önce uçurumdan
Nasıl sarıldığını ruhunun
Son bir günah ile benliğine.

Sonra gördüm bir başkasını.
Gün doğmadan önce, henüz şafakta
Avuçlarına doldurduğu aydınlığı
Nasıl dağıttığını şüphelerine.

Sonra o kadını,
Beyazlığında bin bir hareler taşıyan.
Ve o adamı,
Esmerliğini çocuklarla paylaşan.
Ve diğerlerini,
Savruk yolculuklarında yalnızlıklarını arayan.

Ama göremedim ben
-Olamadım da aslına bakarsan-
Eğilip öz suyu
Yaşamın damarlarından içebilen.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Çukurcuma

17 Kasım 2012 Cumartesi

ŞİMDİ YİNE BIRAKTIĞIM YERDEYİM

Bize düşen gitmekti,
Bu savaşın ortasından.
Çünkü biz ne taraf olabiliyorduk,
Ne de bertaraf saflığımızda.
Nehirlerimizi kuruttuk önce yalnızlığımızda.
Sonra yapraklarımızı soldurduk,
Hazin düşmüş bir sonbahar ardında.
Çatışırken karşı karşıya cephelerimizde,
Ardı sıra düşürdük maskelerimizi.

Şimdi yine bıraktığım yerdeyim.
İşte koltuğum, bir ayağı aksak,
Nasıl da taşırdı yüklerimi yılmayarak.
İşte yatağım, yalnızlığımı kucaklayacak,
Hani raks eden altımda kıskıvrak.

Ve işte yazdıklarım, yazamadıklarım,
Kitaplarım, kalemim, defterlerim.
Ve işte kapı ardında asılı duran cehaletim.
Hepsi tamam, hepsi yerli yerinde.
Ve seslenir tavşanım, içinin uzaklıklarına,
              "Şimdi aniden koşmaya başlasam?
              Sonra dursam?
              Sonra tekrar koşsam.
              Dursam...
              Koşsam...
              Ama bi nedeni filan yok ha..."

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

29 Ekim 2012 Pazartesi

KARARTI

Işığını kapattılar.
Işıklarını birer birer.
Bu memleketin duvarları içinde insanlar.
Işıkları kapattılar.
Işıklarını birer birer.
Bu memleketin duvarları ardında insanlar.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

2 Ekim 2012 Salı

BİR HASRET VAKTİ

Ben bisiklete bindim
Babam beni seyretti
Bir öğle vakti.

Ben bisikletten indim
Babam kalkıp gitti
Bir akşam vakti.

08.09.2012
İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

7 Eylül 2012 Cuma

SIFIR NOKTASI

Aklım atla şu uçurumdan artık,
Yüreğimin ateşinde yak anılarını.
Yeni bir yol çiz kendine,
Yeni bir yaşam başlat sımsıcak.

Ya köprünü inşa et geçeyim karşıya,
Ya da kaydır ayağımı yeni ufuklara.

Ki doğayım yeniden;
Mardin'de bir taş ustası, Yahut
Zonguldak'da bir maden işçisi olarak.
Vazgeç tüm arzularından, yıkıp at.
İçimiz rahat bölelim ekmeğimizi bırak.


18.03.2012
İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Haseki

2 Mayıs 2012 Çarşamba

BİLMECE

İki yüzü varmış Avdêr'in
Bir anlattığı bir de kendine sakladığı.
Birine ondan vermiş bir parça
Ötekine bundan.

Ne şuradaki anlayabilmiş Avdêr'i
Ne de buradaki bilmiş bütünü.
Birine ruhundan vermiş bir parça
Ötekine serçe parmağından.

Ne ondan vazgeçebilmiş Avdêr
Ne de diğerinde bulduğu aşktan.
Birine kalbinden vermiş bir parça
Ötekine bildiğinden.

Ne gülmekten caymış Avdêr
Ne de cihana sebil dostluğundan.
Birine buradan vermiş bir parça
Ötekine hemen yanından.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Şişhane

7 Nisan 2012 Cumartesi

SARHOŞ GECELERDEN İSTANBUL

Günlerden yedisi Nisan'ın
İkibinoniki'nin baharındayız
Gökte sarmal dolunay
Sarhoş gecelerden İstanbul

               Bir ucunda sen yarımadanın
               Diğer ucunda ben
               Bir ucunda salkım saçak hasret
               Diğer ucunda çölleşmiş dudak

Bizi bu yıl da yalnız bırakmazlar
Boz adamlar, siyahi kadınlar
Ve hatta çocuklar, ki toprakta çıplak
Bu davanın adını yalnızlık bırak

               Bir ucunda sen dünyanın
               Diğer ucunda ben
               Bir ucunda harlanmış hayat, baharında
               Diğer ucunda eski yeşil bir çınar

Bu geceyi ıslanmış hayallerine bırak
Çal rüzgarın kapısını, bir haber bırak
Yırt içimdeki dar sessizliğini
Gecenin karanlığını sesinde aydınlat

               Bir ucunda sen hayatın
               Diğer ucunda ben
               Bir ucunda akıp giden zaman
               Diğer ucunda acemi bir cambaz

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Çukurcuma

13 Ocak 2012 Cuma

KIZIM'A

Bir gün geldiğinde o ayrıma kızım,
-Yaprak düşmeden önce daldan-
Ne hayatın geçsin ideallerinin önüne,
Ne de ideallerin hayatının önüne.
Öğret onlara birlikte yaşamayı,

Kaybolduğunda içinde hayatın,
İdeallerin aydınlatsın yolunu.
Çöktüğünde üstüne karanlığı ideallerinin,
Hayatın çekip alsın seni dipsiz kuyulardan.

Sev insanları kızım, kendin bil.
Düşse de ağızlarından acı lokmaları,
-Daraltsa da göğsünü masum yanılmaların-
Affet onları. Çünkü
Affetmek İnsan'a mahsustur.

Onurunla dimdik dur zulmün önünde
Sevgini paylaş, bağışlamasını bil kızım.
Unutma bunlardan aldığını gücünü,
Kuşandığını karanlık karşısında kızım.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

30 Aralık 2011 Cuma

AÇIL(D)IM

                                           Roboski'ye Ağıt
Kırk afili genç dizildiler yola,
Geceyi devirip varmak için yuvaya.

Peşlerinde hayın kalmışlık, eşkıyalık,
Önlerinde katır sırtında fukaralık.

Karanlık, soğuktu gece,
Kızgın demir kartal üstlerinde.

Korktu çamurlu ayaklarından birileri,
Kızdırdı, açlık kokan nefesleri.

Düşürdüler gökten ateş toplarını,
Isındı gece, sustu yıldızları.

Kırk taze yürektiler hayat savaşında,
Altı kırık dal kaldılar dönüş yolunda.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Bostancı

24 Aralık 2011 Cumartesi

BABASIZ ÇOCUK

Bazen kalırsın ortada,
Bazen atmaz yüreğin.
Düşerken görmezsin yaprağı örneğin.

Yanı başında bir sarı hayat,
Batar yüreğine bir rüzgar.
Sevmeyi akıtırsın gözlerinden,
Seni, insanları,
Bir de güzelim Figen'i,
Gelenin ardından baba diyeni hani.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Bostancı

22 Aralık 2011 Perşembe

"DEMOKRASİ/DEMOCRACY"


                  Ülkemizde “devlet-devlet”, “devlet-birey”, “birey-birey” ilişkilerinde kullanılan hegemonyada demokrasi anlayışı “giydirme/giydirilmiş” bir demokrasi anlayışıdır. Ezberlenmiş kurallara sahip ancak uygulamadan yoksun bir anlayıştır bu. Demokrasi, çoğu kez kulaktan kulağa dolaşmış, yazılmış, çizilmiş, uzun tartışmaların konusu olmuştur. Hatta savaşlar için neden bile olmuştur. Sözüm ona okullarda ders konusu olarak da işletilir. Ama sınavları geçmek için yapılan ezberlerden, bir galon petrolden veya dostlar arasındaki sıcak “memleket meseleleri” muhabbetlerinden öteye gidememiştir. Bu uygulama yoksunu ezberlenmiş demokrasi anlayışı ülke insanına o kadar öz güven verir ki bazen, sonu ahkam kesmelere, ders vermelere kadar dayanır. Herkes yöneticidir bu fabrikada, işçiye pek rastlanmaz.
                  Fırat Bingöl’ün otorite, demokrasi, eğitim anlayışı ve birey sorunsalından yola çıkarak ortaya koyduğu eserde kullandığı ironi de “manipüle edilmiş demokrasi”ye verilebilecek güzel örneklerdendir. 14 yaşlarında bir öğrenci, okul koridorunda, taktığı Atatürk maskesi ile hepimize ahkam kesmekte…


                 The hegemonic conception of democracy that is used in our country to define the relations between the states, the state and the individuals, and the interpersonal relations is a “dressed/garbed” one. It is a conception with memorized rules that are not applied. Democracy has been heard through the grapevine, written and talked about, and has constituted the subject of many long debates. It has even become a cause of wars. It has been taught in courses at schools. Nevertheless, it could not take a further place than the memorizations for the exams, a gallon of oil or the friendly conversations about the matters of country. This memorized yet unperformed conception of democracy assures the fellow countrymen with such a self esteem that it sometimes reaches a state of pontifying and lecturing. In this factory everyone is a manager; and it's hard to encounter workers.
                  The irony that Fırat Bingöl sets forth in his work, through a problematization of the conceptions of authority, democracy, education and the individual is one of the good examples that can be given to “manipulated democracy”. A 14 years old student, at the school's corridors, is pontifying us all with his Atatürk mask... 

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

8 Kasım 2011 Salı

DEPREM

Ah be güzel kızım!
Kaynağı, sonsuz ışığımın.

Yer yerinden oynamış
Doğu yanımda.

Üstelik soğuk vurmuş
Kimsesiz kalmışlık ortada.

Bırakıp kardeşlerini
Nasıl geleyim yanına.

Ibrahim Halil SIMSEK
29.10.2011
Van / Ercis

24 Ekim 2011 Pazartesi

BİR KADINA MEKTUPLAR

Kadın!
Yüreği avuçlarında, sözü dudaklarında kadın!
Bir istasyonu kalmadı bu şehrin. Hepsini yıkıp, talan ettim. Ne varılacak yeri kaldı artık ne de kalkılacak. Arada duraklar kaldı sadece; yorgun bedenlere mesken, yorgun ruhuma darağacı. Gücüm yetmiyor artık, tenimin altında olup bitenleri dışarı savurmaya. Her durakta ipe çekiyorum anıları. Yalnızlıklar yükleniyorum artık her şafaktan. Yanımda olana kıymet bindiriyorum, gidince hep uzaklar. İki ruhu bir bedene oturtamıyorum bu aralar.
"Benden uzaksın" diyorsun yazdıklarında. Aslına bakarsan yakın. Yüreğini, yüreğimin üstünde hissedebiliyorum her durakta. Belki de bu yüzden şaşkınlığın, diyemeyişin, yazamayışın...

Belki de bu yüzden;
Hep "gitmesi" hiç "bitemeyişi"
Hep "bitmesi" hiç "gidemeyişi"

Kadın!
Rüzgarın önünde, neşeli ve coşkun ol.
Huzur dol...

08 Mayıs 2011
İstanbul / Elmadağ

22 Ekim 2011 Cumartesi

THYMUS

"İyi niyetli bir temenninin / Ötesine geçebilir miyiz?"
Diye sordu kadın.

"Seninle her şeyin ötesine geçerim."
Diye karşılık verdi adam.

Şaşırdı kadın,
Savruldu adam.

Bir geceyi yatırdılar aralarına,
Bir gece daha dayanamadı yankılarına.

Gündüz yükseldi onlardan arta kalana,
Bir yarık gibi uzandı aralarına.

Henüz kadın dokunamadan adama.
Henüz adam doyamadan kadına.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

23 Ağustos 2011 Salı

HAYDİ DURMA

Bırakınca keder, karanlığını ufkuna,
Gözlerini açık tut.
O ışık mutlaka çıkacaktır yoluna.
Olur da yorulursa göz kapakların,
Kapattığında anılarını hatırla,
Bir tebessüm yerleştir uyuyan yanaklarına.
Ve unutma, karanlık hükmedemez güzele.
Güzel anılarını hatırla,
Güzel anlar yaşa,
Çünkü aydınlık mutlaka doğacak dünyana.
Geldiği zaman afallama,
Güzel anlar kur karşılamaya.
Haydi durma!
Sen de hazırlan aydınlığına.
Ama derin uykulara dalma,
Aydınlık için karanlığı geçmek zorunda olduğunu unutma.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

7 Ağustos 2011 Pazar

İTİRAF

Evet,
Sana şiirler yazdım.
Ama,
Şair saydıklarım da oldu.

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

3 Temmuz 2011 Pazar

BEKLEYİŞ

Bir yol var aramızda
Bir mesafe
Ha değdi birbirine
Ha değecek tenlerimiz

Bir bahar yeşerecek
Avuçlarımızın ıslaklığında
Her dokunuşumuz
Gebe mavinin sıcaklığına

Bir özlem var aramızda
Bir düş
Yüreğimizi kanatırcasına
Gözlerimizi kamaştırırcasına

İbrahim Halil ŞİMŞEK
Gaziantep Emek 

8 Haziran 2011 Çarşamba

KUŞBURNU

17,5x25cm - kağıt üzerine karışık teknik
Sarper, Fırat
Elisa ve Ferit ile
Onbirin Haziranı
Yediyi sekize bağlayan gecede
Zack'in Mezopotamya sınırlarındaki
Yolculuk hikayelerini dinliyorduk.

Gözlerimi kapadım bir ara
Kuşburnu'nun kokusunu aldım
Sonra köyüm geldi gözlerimin önüne
Kenarlarında kuşburnu sıralı yollarım
Bir çocuk neşesidir kapladı içimi
Bir Kuşburnu geldi burnuma
Bir Kuş dayadı umudunu yoluma


İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

8 Mayıs 2011 Pazar

PE

Bir rüzgar, bir telefon
Bir de bakmışsın İmam Adnan'dasın
Bir sessizlik, bir düş
Kadehi elinde, şarabı tükenmiş
Bir de bakmışsın sıran gelmiş

Bir kalkıştır tutturmuş rüzgar
Bir boşluk, bir sokak
Haymatlos çırıl çıplak
Bir dost, bir muhabbet
Bir de yeni kanatlanmış bir melek

Bir kamaşır gözlerin, tutuşur dizeler
Bir boşluk, bir zaman
Arafta yolun kesişir
Bir duruş, bir dokunuş
Bir de bakmışsın gerisi bekleyiş

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ

7 Mayıs 2011 Cumartesi

VİSİTOR

9,5x13cm - kağıt üzerine kumaş kolaj
V, like a shadow
That my body reflects onto the earth
And like an address
Belonging to my strayed heart

V, like a touch
Forbidden, holy and pure
And like an outcry
Uninvited, unfinished

İbrahim Halil ŞİMŞEK
İstanbul / Elmadağ